Bir milletin yaşam serüveni içerisinde yaşadığı her olay, edindiği her kazanım ve kabullendiği inanç unsurları bireye doğrudan etki eder. Bu etkiler bireyler aracılığıyla sözlü ve yazılı kültürlerde yansımalarını bulur. Milletler tarafından ortaya konulan her bir eser, o milletin kimliğinin bir yansımasıdır adeta. Ortaya konulan metinlerin anlaşılabilmesi için toplumların yaşadığı olayların, kabullendikleri inançların ve sahip oldukları kültürlerin arka planını bilmeye ihtiyaç vardır. Uygurlar döneminde yeni bir din etkisinde yazılmış Budist metinlerin anlaşılabilmesi yine dönemin kültür ve inanç esaslarının anlaşılmasına bağlıdır. Uygurlarda yeni bir dinin kabulü ardından bu dinin anlaşılması ve benimsenmesini kolaylaştırmak amacıyla yoğun şekilde çeviri faaliyetlerine yönelinmiştir. Çeviri metinleri içerisinde dinin kolay bir şekilde anlaşılmasını sağlamak amacıyla jātaka ve avadāna olarak bilinen ve Uygurcada çatik olarak adlandırılan türler de bulunmaktadır. Bu kısa öyküler başta Buda ve Bodisattvaların yaşamlarını, yeniden doğum hikâyelerini ve dine ait kabulleri belli bir kurgu dahilinde etkileyici bir anlatımla sunan ve yaygın bir okuyucu ve dinleyici kitlesine hitap ederek Budizm’in yayılımına büyük katkı sunan türlerden biridir. Bu anlatılara bakıldığında belirli motif ve sembollerin pek çok anlatıda yer aldığı, bu motif ve sembollerin çoğunun ise Buda’nın öz yaşamından yola çıkılarak oluşturulduğu görülmektedir. Motiflerin kullanım amaçları ve sembollerin anlamlarının bilinmesi, metinlerin anlamlarının daha doğru şekilde anlaşılmasına neden olacaktır. Türkolojinin ve anlam bilimin temel sorunlarından olan metinlerin daha doğru anlaşılabilmesi ve aslında ortaya koymak istedikleri hususların tam olarak kavranabilmesi öncelikle metinlerin oluşturulduğu kültür ve inanç ögelerinin her açıdan anlaşılmasını ve değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Eski Uygur Türkçesi, Anlam Bilim, Çatik, Budizm, Sembol, Motif