Farsça’dan alıntı muʿarreb bir sözcük olarak Arapça’da bulunan “gevher/cevher” sözcüğünün anlamı “bir şeyin özü”dür. Klasik şiirimizde “değerli taş” anlamıyla akik, laʿl, yakut, inci, zümrüt vb. taşlar için kullanılan bu sözcük, sevgilinin vuslatı ve aşığın gönlünü de ifade eder. Tasavvuf düşüncesinde ise Allah’ın ilk vücut verdiği ve herşeyin ondan çıktığı ana kaynaktır. Bu düşünceyi İbn Arabī’de de bulmak mümkündür. Türk şiirinin iki büyük ustası 14. yüzyılın Azerbaycan sahası temsilcisi Seyyid Nesīmī ve Çağatay şiirinin 15. asırdaki zirve ismi Ali Şir Nevâyī, bu mazmunu şiirlerinde değişik biçimlerde ve kendine özgü üsluplarla kullanmışlardır. Edebiyatımızda hurufīliğin sembol isimlerinden ve bu yolda öldürülen Nesīmī şiirlerinde “gevher/cevher” kavramlarını yaradanın insanda tecellisi, aşk denizi gibi tasavvuffī bir bağlamda kullanmayı tercih ederken, Ali Şir Nevâyī bu anlamlarının yanında göz yaşı, gök cisimleri, asıl amaç gibi çok farklı biçimlerde de bu sözcükleri sanatına taşımıştır. Bu çalışmada iki büyük ustanın klasik şiirin yaygın bir mazmununu cevher/gevher sözcüklerini şiirlerinde kullandığı biçimler örneklendirilmeye çalışılacaktır. Bu mazmunun iki şairde çıktığı farklı yolculuklar gösterilerek bir sözcük etrafında şekillenen iki dünya ortaya konulacaktır.
Seyyid Nesīmī, Ali Şir Nevâyī, Gevher/cevher Mazmunı.